Bayburtumuzun Değerli Sanatçısı Ressam Salih Cengiz İle Sanata Dair Hasbihal
Salih Cengiz - Ressam
1926’da Bayburt’ta doğan, Foto Yavuz’un babası Mahmut Yavuz, Bayburt’un Kırtasor (Kozluk) köyü muhtarıdır. Beş çocuk babası olan muhtar Mahmut’un çocukları 3 kız 2 erkektir. Geniş bir aileye sahip olan Foto Yavuz, ilk evliliğinden 3 erkek ve 2 kız, 1962’deki ikinci evliliğinden de 2 kızı olup, 60’tan fazla toruna sahiptir.
Fotoğraf makinesiyle ilk tanışma: Erzurum Dumlu’ya 1946’da askere gittim.Temmuz 1947’de Bölük Komutanım Yüzbaşı Cevat Girgin, beni Bölük Fotoğrafçısı seçti. Tarihi fotoğraf makinesi (Zeıssıkon 6 x 9) bana verdi ve fotoğraf çekmeyi bana öğretti. Bu makine hala bendedir, tarihi eser olarak duruyor. Makina 8 resim çekerdi.Bir kutu gelirdi. içinde 100 adet film olurdu. 8’e böler, filmi kullanırdım. 4-5 ay bir kutu filimle idare ederdim. Bu makineden sonra 36 poz çeken 1951 yapımı, (Layka) fotoğraf makinesi çıktı. 1949’da terhis oldum. Bölük komutanımdan Allah razı olsun çocuklarımın istikbalini kazanmamı sağladı. Albaylıktan emekli oldu. Komutanımın çocuğu yoktu, hem kendisi hem de eşi, beni çocukları gibi sevdiler. Askerden sonra, komutanım ve eşi Bayburt’a gelip, 15 gün misafirim oldular.
Zonguldak’ta mesleği ilerletme yılları, Hürriyet Gazetesi muhabirliği: 1950’de Zonguldak’a gittim. Zonguldak’ın en büyük fotoğrafhanesine işçi olarak girmeyi başardım. Altmış bin işçi kontratlı maden ocaklarında çalışıyordu. Fotoğrafhanenin sahibi Zonguldak Belediye Başkanı Nazmi Baysal idi. Aynı zamanda bizim ustamızdı. 6 tane kız, bir de ben, fotoğrafhane bölümünde çalışıyorduk. 7 yıl bu fotoğrafhanede çalıştım. Maden ocaklarında resim çekmek için flaş yoktu. Kordonlu fiş yapar, flaş yerine kullanırdık. Ustam çok zengindi. Oğlu Amarika’da fotoğrafçılık üzerine okudu. Askere gitmek için Türkiye’ye geldiğinde, tayini Ankara’ya çıkmıştı.Cumhurbaşkanı Celal Bayar Almanya’ya gidecekti, tercüman olarak bizim ustanın oğlunu Almayanya’ya götürüyorlar. Babasını aradı baba Almanya’ya gidiyorum bir isteğin varmı? Babası da; oğlum gazetelerde okuyorum Almanya’da flaşlı fotoğraf makinesi çıkmış varsa bize bir tane al, yolla. O yıllarda fotoğraf makinelerinde filaş yok. Flaşın ne olduğunu ben bilmiyordum, bir hafta sonra bir kutu geldi. Ustam, “Ahmet bu senin, flaşı sana getirttim”. Kaç para dedim. “250 lira” dedi. Bu çok para dedim, “konuşma” dedi bunu sana ben aldım, sonra parasını ödersin. Bir hafta sonra Yardım Severler Derneği, 150 çocuğu sünnet ettirdi, onların resmini çektim, flaşlı makinenin parasını bir haftada ödedim.
1954’te Zonguldak’ta İngilizlerin kömür işletme firması vardı. Şoförleri Gümüşhane’li idi. Beni alması için göndermişler. İngiltere’de İngiltere, Kraliçesinin taç giyme töreni varmış, Zonguldak’ta bulunan İngilizler de kutlama yapacaklarmış, o gece sabaha kadar onların fotoğraflarını çektim. Aynı yıllarda Ürdün Kral’ı öldü.Yerine oğlu geçmişti, 20 yaşlarındaydı, Zonguldak’a gezmeye gelmişti, birçok fotoğrafını çektim . Zonguldak, Hürriyet gazetesi, muhabirliği yapıyordum. Çektiğim resimleri haber yapıp Hürriyet gazetesine gönderiyordum, gazetede yayınlanıyordu.
Bayburt’ta dönüş ve ilk fotoğtafhane: 1957’de Bayburt’a geldim. Zahire Meydanında fotoğrafhane açtım. Sokak bomboştu, in-cin top oynuyordu. Millet hayret etti, o yıllarda imkanı var mı? Kadınlar fotoğrafhaneye geldimi, çok ayıplanırdı, ahlaksızlık derlerdi. Bu adam burda put yapıyor, dükkanına girmeyin komünistlik yapıyor, dininizden olursunuz derlerdi. Sonra, cadde canlanmaya başladı, bir fotoğrafçı caddeyi nasıl şenlendirdi dediler.Türkiye’nin en ünlü kabadayısı Of’lu Osman, 1966’da evlenmiş, hanımıyla fotoğraf çektirecek, gece 12’de fotoğrafhaneyi açtım. Bütün sokakları gözetlediler kimsenin görmemesi için. Dedikodu çıkmasından korkuyorlardı, görülürse Bayburt halkı ayıplardı. Bir çok Bayburt’un kartpostalını çektim. Kartpostal resimlerin moda olduğu dönemde İstanbul, Ankara, İzmir’den sonra en çok kartpostal resim Bayburt’un vardı. Hep ben çekmişimdir. Şu an, o filmlerin hepsi arşivimde saklıyorum, 50 kadar kartpostal var, 250 bin adet basardım, kartpostal resimle, Bayburt’u dünyaya tanıttım. Ne zamanki cep telefonları çıktı, kartpostal işi de tarih oldu.
Adnan Menderes fotoğrafları: 1957’de 16 ilçe il olacaktı o zamanın Başbakanı Adnan Menderes, bütün ilçeleri Ankara’ya davet etti. Demokrat Parti Bayburt İçe Başkanı Mustafa Turgut ile Kenan Koç, dükkana geldiler, şu teklifi yaptılar “ Başbakan Menderes’le 100 fotoğrafımızı çek 1000 lira verelim” Kabul ettim dükkanımı kapattım, beni Ankara’ya götürdüler. Denilen 100 fotoğrafı 5-6 günde çektim, fakat paramı alamadım, sadece kârımız Adnan Menderes’in fotoğraflarını çekmek oldu.
İlk renkli fotoğraf: 1960 yılında ilk renkli fotoğrafı, İstanbul, Şişli, Vali Konağında yaptılar, duyar duymaz merak ettim soluğu İstanbulda aldım. Yanımda getirdiğim filmleri burada bastırdım, Bayburt’a döndüm, fotoğrafı renkli görenler hayretler içinde kaldı, kimse inanamadı. Sık sık İstanbul’da renkli fotoğraf yaptırdım.
1961 yılında Gümüşhane’de fotoğrafçı yoktu, Gümüşhane Valisi, beni Gümüşhane’ye davet etti kızının düğün fotoğraflarını çektim.
Bayburt’ta ilk bayan kuaförünün açılması: Ayrıca Bayburt’a iki hizmetim daha var.1966’da Şimdiki işyerimize taşınmıştım, kadınların fotoğrafhaneye gelmesi çok ayıptı, kötülerdiler. Bayburt’ta kadın kuaförü yoktu.Bayburt’a subaylar geliyor ne mutaassıp memleket derlerdi. Subay eşleri meydanda gezerler, bu memlekette hiç bir şey yok diye yakınırdılar, zoruma giderdi. Bir arkadaşım Trabzon’dan gelmişti, fotoğrafçıydı. Hanımı ölmüştü. Kızı kuafördü.Arkadaşıma dedimki senin kızın gelsin bütün masraflar bana ait, bütün geliri de kızının olsun bir dükkan açayım. Arkadaşım kabul etti, kızı Bayburt’a geldi. Benim kızım, onun yanında kuaförlüğü öğrendi, o zamanlar Bayburtlu kadınlar gizliden astsubay gazinosuna kuaföre giderdi. Trabzonlu arkadaşımın kızı 2 yıl burada kaldı, benim kızımla kuaförlük yaptı. Belediye hoparlörüne ilan verdik, subay gazinosuna giden bayanlar bizim kuaföre gelmeye başlayınca, bu sefer dediler ki; Foto Yavuz kafir salonu açtı. Fotoğrafhaneyi açarken “komunist” olmuştum. Bayan kuaförü açınca “kafir” dediler. Dükkanın üst tarafını kuaför açtım, birde arkadan kapı açtım dükkana, bayanlar arka kapıdan gelip saçını yaptırırdı. Gelinle-damat ayrı ayrı gelirdi, gelin arka kapıdan girer saçını yaptırır kimseye gözükmez, damat ön kapıdan girer birlikte düğün fotoğrafı çektirir, her ikiside ayrı kapılardan çıkardı. Ayıplanmaktan insanlar korkardı. Beni “putperest, koministlik” ile fotoğraf çekilenleri edepsizlik, ahlaksızlıkla suçlardılar. Neler çektiğimi bir ben, birde Allah bilir!
Televizyon Bayburt’ta