Adı ve Soyadı : Hamit Kadakal
Mesleği : Siyasetçi
Yazan : Faruk Nafiz Kılıçalan
Tarih :
Hamit bey kardeşim, tanınmış ve bilinen, soyadından da anlaşılacağı üzere asil bir ailenin ferdidir. Kitre köyümüz doğumlu olup, ilk okulu köyde bitirmiş. Bilâhare Orta okul ve liseyi Istanbul'da, tamamlamıştır.
Diyor ki: “ Daha 15 miz de yoktuk, yaşımıza başımıza bakmadan Türkiye'nin meselelerini kucaklamaya soyunduk”,
İstanbul Fikirtepe Ataturk Egitim Enstitusunde yüksek eğitimine devam etti.. “genclik olaylarinin yogun oldugu o donemde 1979 da almış olduğum bir ceza sebebiyle okulum ile ilisiğim kesildi, (…....) Köyde ve çocuklugumda akrabalarimiz arasinda lakabım Hamit öğretmen' idi, çocuktum ve benden küçük çocukları toplar uyuncak sınıf yapar ve onların öğretmenleri olurdum, cocukluktan kalma hayalimi öğretmen olarak gerçekleştirememek hala içimi yakan bir ukdedir….”, diyor.
Değerli okuyucularım Hamit beyimizin hayat hikâyesi, aslında şair Beşiroğlu'nun
Ne yapım ki ay oğul şi're vurdum kendimi
Dehrin gözü kör ola üregimde bel gibi
Her şey behen yabancı tanuduhlar el gibi
Sabur sinir galmadi yıhamiram bendimi,
dizlerinde dile getirdiği gibi bir ibret ve gurbet.. şuur ve gurur destanıdır adeta. Gerçekten insane huzur ve güven veren, düşündüren bir hayat 'hikâyesi' var bu değerli dostumuzun.
1979 kasiminda Hollanda'ya gitmiş. O donemler gurbetcilerimizin en cok ihtiyac duydugu cami ve cemiyet eksikligini gidermek icin arkadaslarıyla Avrupa da şehir şehir dolaşmış.
“1981 yılında Lahey Ülkü Ocağını actım, ilk 4 yil baskanlılğını yaptim..”, diyor ve; ' …. beraberinde Hollanda merkez ve Avrupa Turk Federasyon yontimlerinde bulundum.. Beni herhangi bir sehirde cami veya Türk Kültür Dernegi acmak kadar hic bir sey mutlu edemezdi.. ve hatta oyle ki, eşim bir keresinde bana: "sen dernekle mi evlisin', yoksa benimle mi ? dediginde, ben sakayla karışık; "hanim ben dernekle evliydim, sen ustune kuma geldin" diye de espiri yapmistim.. Milletime hizmet olene dek bitmeyecek kara sevdamdir,,
Rahmetli Türkeş cezaevindeyken soyadım tutmasa da bir haftalik ugrastan sonra, rahmetlinin doktoru olan tabip binbasi Selim Kaptanoglu delaletiyle ile onu ziyaret edebilen ender insanlardan biri olmam da unutamayacagim hatıralarım arasindadir... Kaderin bir cilvesimi, artik ne dersek diyelim, bilâhare yollarimiz ayrildi ve rahmetli Muhsin Yazicioglu ile beraberligimiz başladi... yeni bir heyecan, yeniden yollara duşmek, yeni ocaklar acma isleri bizi bekliyordu.. O bir baskaydi, O'nunla yol arkadasligi bir baska guzeldi..
Yılı aklima gelmiyor ama 12 Mehmetçiğimizin Dağlıca'da sehit oldugunun ertesi günü büyük oğlum Fatih 4 saatligine tek motorlu bir ucak kiralamis, ucagın kuyruguna dev bir Türk bayragi ve şehitler ölmez yazisi ile Hollanda semalarinda uçurmustu… polisten izin almamis, Rotterdam uzerinde ucan polis helikopterleri tarafından indirilip göz altina alınmış, benim bundan haberim yok tabi… gazeteciler beni arayip haber vermiştiler. İşte beni arayıp haber veren o gazeteci, Muhsin Başkanın evimizdeki kahvaltısında da vardı ve bu olayi Muhsin baskana anlattı. Muhsin baskanımın güleç yüzünü çok görmüştüm ama, o gün gözlerine inen o mutluluğu daha once hic gormemistim, “bu gençler bu evlatlarımız var oldukca Türk milleti ilelebed var olacaktır.”, sozleri hala kulaklarımdadır...
2009 daki şehadeti bizleri yıksa da O'nun ektigi tohumu yesertmeyi kendime vazife edindim, bir sonraki secimde (2014) Buyük Birlik Partisi Bayburt belediye baskan adayi oldum, iddiadan öte bu benim icin bir 'görevdi', yerine getirdim çok şükür.”
O seçimde yaşadığım bir ilginç olayı da anlatmak isterim, o secimlerde (mart 2014) bayrak, flama kirliliginin olmadigi tek sehir Bayburt olmustu, zira diger partilerin tepkisini de göze alarak mahkeme marifetiyle sehirdeki tum bayrak ve lamalari temizletmistim.”
Siyasete küskün değerli dostumuz: “Referandum sonrasi bir durgunluga girse ve eski yogunlukta olmasa da torunlari sevmenin yani sıra o kara sevdamiz hala devam ediyor..” diyor.
Ve ekliyor: “ Milletimiz her zorlugun üstesinden gelecektir bundan eminim. Üzüntüm; eski kavgalarimizda sağ-sol diyerek binlerce vatan evladinı yitirdik. 80 ihtilaliyle bir ders aldık ama, son donemlerde bu ders almışlığın yerini eskisinden daha keskin bir kin ve nefrete donuşmüş olmasından endişeliyim. Rahmetli Muhsin başkanın; "eller silah degil kalem tutmali, kin ve nefret yerine icimizi sevgi kuşatmalıdır." sözünü, iliklerimize kadar hissetmeliyiz... Allah Türk Milletini korusun ve yüceltsin.
Velhasılı böyle bir güzel ve sağlam karakterli bir memleket evlâdıdır Hamit Kadakal.. bize ekleyecek ne bir söz ne de sayfa bıraktı. Bu bize anlatmış olduklarının üzerine onu anlatmaya gerek kaldı mı bilmem..
Aynı köyün ve aynı ukte'nin evlâtları olduğumuz için elbette, severiz, sayarız.
Ahir hayatında bu güzel dostumuza Allahtan sağlık ve sıhhat ile huzur dileriz vesselam.
0 0