Nevres Taştan
İşadamı
Aslında kavgalıyız. Daha doğrusu epeyden beri küs'üs. Ondan veya benden ne'şet bir geçici küslük bu elbette. Daha çok benden diyelim.. çünkü o vazifesini yaptı, aradı sordu, ben biraz ihmalkârlık ve nefis yaptım diyelim.
Lakin hakkı teslim etmek benim öteden beri itina ve özenle yapmaya çalıştığım hususiyetim ve yetişme, önemsediğim tarzım olduğu için, kavgalı da olsam, sevsem de sevmesem de insanların hak ettiği değeri hem yüzlerine hem de gıyaplarında söylemekten imtina etmem. Belki kötülüklerini saklarım söylemem ama, iyiliklerini söylemekten zevk alırım.
Zira Peygamberimiz, insanları seviniz ve sevdiğinizi de onlara söyleyiniz, diye bizlere bir tavsiyesi var. İfrat ve tefride kaçmadan elbet.
Böyle bir girişten sonra, Miktad ağabeyimiz, kendinden küçük veya büyük olsun, muhataplarına genel olarak, 'ağabey' diye hitap eden, mütevazı, çelebi, güler ve güleç yüzlü.. hanedan, babacan… giyim ve kuşamıyla tam bir Bayburt beyfendisi ağabeyimizdir. Eli açık, mütevazı bütçesiyle iyilik yapmaktan geri durmayan bir deli yürektir.
Çok küçük yaşlarda ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleşmişler. Bildiğim kadarıyla ilkokulu Bayburt'ta, Orta okul, lise (İmam-Hatip) ve Yüksek eğitimini İstanbul da ikmâl etmiş.
1950 Bayburt doğumlu, Erikdibi (Paynık) köyünden. Dört evlat sahibi. 2 erkek 2 kız.
Muhasebeci, mali müşavir… Şair ve yazar.. daha ziyade edip ve şair diyelim. Çok erken yaşlarda yazmış olduğu serbest vezinli şiirlerinden okuma şansı buldum, samimi söylüyorum, okuduğum şiirlerinde, sahip olduğu engin müktesebat ile bu münbit müktesebatla yoğrulan asil bir ruh hali ve coşkun vatan sevdasından neşet garip bir tezahür avaz avaz bağırıyordu okuduğum şi'rinin her dizesinde. Şiirlerini yayımlamadı her ne sebepse. Bana gore çok iyi, hatta çok çok iyi bir şair.
Yazsa gökkubeyi inletir diye düşünüyorum, yüzüne de söyledim, ama nafile.
O bizim her daim Mikdat ağabeyimiz mirimizdir, severiz ve sayarız. O da bize karşı öyledir eminim.
Muhtemelen tanışıklığımız 2009 yılında oldu. Sanal medya da ve çeşitli internet sitelerinde okuduğu yazılarımızdan olsa gerek, benimle arkadaş olduktan sonra, ısrarla beni İstanbul'a davet etti. Eyüp'te iştigal ettiği muhasebe bürosuna gittiğimde hakikaten değerli bir hemşehriyle tanış ve arkadaş olmanın mutluluğunu yaşattı bana. Sonra o geldi, ben gittim..
O ilk gidişimde, o kadar sıcak ve yakın karşılamış, sanki kırk yıllık bir tanışıklığımız varmış gibi bağrına basmıştı beni. Sonra 2014 yılına kadar karşılıklı gidişler sıklaştı, bazen ay da bir iki dafa bir bahane bulup görüşüyorduk.
2006 yılında “Reconquista ve Türk Milleti'nin Mukadderatı”, adlı tarih içerikli bir inceleme yayınladı. 2010 yılında ülkemizin sosyal, politik ve stratejik durumunu inceleyen DOMUZLARI KÖPEKLERE KÖPEKLERI DOMUZLARA isimli ikinci kitabını yayımladı. Ve bilahare 2013'te de Bayburt'taki Rus ve Ermeni işgali sırasında yaşananları dramatik bir şekilde dile getiren 'KADIN MİLİSLER' ve yakın zamanda da Ahıska Türklerini konu edinen 'MENEMŞE' adlı romanlarını neşretmiştir. Roman ve inlemelerinde genel olarak ve asıl hedeflediği engin vatan sevgisi ve bağımsızlık temasıdır. Sakin bir konuşma insicamıyla başladığı sözlerine zaman zaman gönlündeki bütün benliğini saran vatan sevdasını katarak gitgide heyacanlanır ve sanki bir ferman irad ediyormuş gibi de sözlerini bağlar.
Bildiğim ve takip ettiğim kadarıyla sık sık sılai rahim eder, yılda bir kez de olsa Bayburt'a mutlaka gider.
Çevresinde sevilen ve sayılan, saygın bir beydir.
Bu değerli ve sevgili dostumuza, ağabeyimize ait yazılacak çok daha değerli şeyler var, lakin kısa bir tanıtım maksadıyla yazdığımız için, hakkındaki bu kısıtlı bilgiler kâfidir diyerek, kendsine, aile efradına ve sevdiklerine sağlık, sıhhat ve afiyetler dileğimizi gönderelim vesselam.
0 0