Yükleniyor... Önceki Sayfaya Geri Dön

Murat Kurdal
467

Bayburtun Yıkılışı -4-

e- 1970 li yıllarda Bayburt, birinci dereceden mahrumiyet bölge kapsamına alınarak,          bu yörede çalışan memurlara 657 Sayılı DMK’nun 195.nci Maddesi ile: “ MAHRUMİYET YERİ ÖDENEĞİ ” verilmeye başlandı. İlgili kanun aynen şu hükümleri içermekteydi: Memleketin tabii, ekonomik, sosyal, kültürel, sağlık ve ulaştırma şartları dolayısıyla, Devlet Memurlarının yaşama ve çalışmasında zorluk ve darlık gösteren yerlerine, sürekli görevle atananlara, o yerin mahrumiyet derecesine göre, mahrumiyet yeri ödeneği verilir.

Kanundan anlaşıldığı üzere, Bayburt’ta çalışan ve yaşayan Devlet Memurlarının zorluk ve darlık çektikleri kabul edilerek, onlara 500.- ( Beş yüz ) Lira ödenek verilmeye başlamıştı. Fakat bu ödenek süreçte hiç artırılmadı. Başlangıçta 1 / 3 maaş tutarındaydı. Yüksek enflasyon karşısında eridi ve maddi değeri kalmadı. Haziran 1992 de önce maaş bordrolarına koyulmaz oldu. 02.12.1993 tarihinde ise 3920/2 sayılı kanunla tamamen ortadan kaldırıldı. Yaşanan zorluk ve darlığın şiddeti ise, her geçen gün biraz daha artarak devam etti.

Verilen hakkın zaman içinde artırılmayışını, bordrolarda yer almayışını ve ödenmeyişini sonunda ise geri alınmasını görmezden gelen, dönemin Bayburt Valileri:

13.08.89 - 17.08.1991 Nihat ÜÇYILDIZ
17.08.1991- 16.02.1992 Timur METİN ve
20.02.1992 - 24.08.1993 Erol UĞURLU’ dur.

Yani her şeyi Devletten beklemeyin diyenlerdir. Aynı dönemde milletvekillerinin kendi maaşlarına 500.milyar artış istemiş olmaları, daha da düşündürücüdür.  Uzatmayayım. Benim gibi yüzlerce memurun ödenmemiş olan hakları, geride ismi kalan dönemin valilerinin vicdanlarında aslı kalmıştı. (Bak 6/a)

f- 16.02.2004 tarihinde çıkan ve 31 Aralık 2012 tarihine kadar uygulanan 5084 sayılı teşvik yasası ile Düzce ve Malatya gibi iller Bayburt’la aynı kefeye koyulduğu için, Bayburt’a yatırım yapılmamıştı. 31 Aralık 2012 tarihinden itibaren 10 yıl yürürlükte kalacak olan, son teşvik yasası ile haksızlığın düzeltileceği beklenirken, tüm zamanlarda topraklarından tek bir tane dahi terörist çıkmayan, askere ve polise canı/kanı gibi değer veren Bayburt halkı, 5.bölgede teşvike layık görüldü, son 27 yıl içerisinde 5000 sivil insanı, 5500 asker ve polisi öldüren, PKK terör örgütüne en fazla militan katılımı gerçekleşen Diyarbakır, Mardin, Şırnak ve Tunceli gibi iller 6. Bölgeye layık görülerek ödüllendirildi. Ödüllendirildi çünkü yasayla 6.bölgeye yapılacak yatırımlara % 100 vergi muafiyeti sağlanacak, banka kredi faizlerinin yarısı devlet tarafından ödenecekti. (Dahası, Mardin ili büyükşehir yapılarak, ödülü biraz daha katmerlendi.)

Sonuçta, 2014 itibariyle Diyarbakır’a 3. Organize Sanayi yapılırken ve bu alanlarda adım atılacak boş yer kalmazken, 2002’den günümüze çıkartılmış olan teşvik yasaları ile, kalkınmada 1.nci dereceden önceliği olan Bayburt’a, özel sektör tarafından da hükümet tarafından da yatırım yapılmadı. (Dahası, Bayburt şu an yabancı sermayeli yatırımı olmayan 2 ilden biri durumuna getirildi.)

g- 21.10.2008 tarihi itibariyle, Rusya iç piyasasında (genelde EKATERİNBURG’da), 1 ton TAŞ KÖMÜRÜ nün ( KAMİNNAYA UGIL ) 1400-2700 Ruble’ den satıldığı, 1 Dolar’ın 27 Ruble ettiği hesabıyla, bunun 54.–100. Dolar arasında edeceği, hatta 11 ton ağırlığı olan, bir kamyon aynı kömürün 27.000. Ruble’ den, yani 1000. Dolar’dan satıldığı söylenmişti. Ayrıca, yukarıdaki şartlarla kömür sipariş edileceği, www. Pulscen. ruinternet sitesinden ilan edilmişti. Bayburt’taki kömürcü esnafının, aynı kömürün 1 tonunu, aynı yıl 650. YTL den satmış olması, her şeyi Devletten beklemeyin diyen Valiler başta olmak üzere, diğer idarecilerin vicdanlarını hiç rahatsız etmedi.

ğ- Mera ve çayırlar, 25.02.1998 tarihinde çıkartılıp, 28.02.1998/ -23272 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 4342 sayılı yasanın 4. maddesi :  “…Mera, çayır, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman aşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz…” ve T.C.Anayasasının 45. Maddesi : “ Devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemede yükümlüdür. şeklindeki yasa hükümlerine rağmen, Bayburt ili Tuzcuzade Mahallesi’nde bulunan mera ve çayırlar, önce şahıslarca işgal altına alındı, sonra özel mülkiyete geçirildi. Bu gerçeğe mahallenin yaşlıları, bölgede halen çiftçilik ve bilirkişilik yapan Mehmet Oğlu Ramiz Yağmur tanıkken, Mera Komisyonu başkanı olan ve halka her şeyi Devletten beklemeyin diyen, valilerce gereken ilgi gösterilmedi. Bir diğer ifade ile ilgili kanun uygulanmadığı için bahse konu mera hala aynı durumda bulunmakta.

Sonuç olarak; 1989–2014 itibariyle, Devletin bu makamından geriye, 4.valimizin haricinde, halka yansıyan kayda değer bir hizmet kalmadı.

7- BELEDİYE BAŞKANLARI da şehrin toplum lideleridir. İşte bu sebeple, Bayburt’un ölüm döşeğine yıkılmış olmasından onlarda sorumludurlar. Halk belediye başkanlarına da hürmet eder, bunların da gözlerinin içine umutla bakar. Ancak çok yazık ki, bir iki istisna dışın-da bunlarda, Bayburt’a beklenen hizmetleri vermedi. Daha somut ifade edecek olursam;

    
---Çoruh’un bahar taşkını ve kod farkını görmeyip Yakutiye Camisi’nin apanasını kapatanlar,
---Yan yana ev yaptıran Aliye 2 kat Veliye 5 kat inşa ruhsatı verenler,
---1215 tarihli suyu kurutulmuş çeşmeye el sürmezken, 2013 de İmaret’i kazanlar,
---Cumhuriyet Caddesi’ni tekraren inşa ederken, diğer caddelerin çamurlarını görmeyenler,
---Çoruh’un kıyısına 90º diklikte yaptırdığı istinat duvarının 3 kez yıkılmasını izleyenler,
---Belediye hizmet binasının zemin katındaki dükkânları özele satanlar,
---Olumsuz verilen rapora rağmen içme suyu isale hattında asbestli boru kullananlar,
---Yeşil Saha diyerek arsasını aldıkları insanları gurbete iterken, bu arsalara kazma vurmayanlar,
---Mücavir alanlardaki meralara belediye adına hissedar olanlar,

Bence tüm bu olumsuzlukların asıl sorumlusu, bunları ve dahasını görmezden gelenlerdir. Seçmenler bu tür olumsuzlukları görmedi, bunları esas alarak seçemedi ve hesap ta soramadı. Teknisyeni seçip, rakibi olan inşaat mühendisinin küsmesine ve göçmesine sebep oldular.

Sonuç olarak; Beton köprülere isim koymak için çırpınanlar, bin yılık şehre bir tane korgan. köprü yapmadıkları gibi, yazılan diğer olumsuz icraatları sonucu, Bayburt nüfusunun göçüp gitmesine de sebep oldular.

8MÜFTÜLER de şehrin toplum lideridir. İşte bu sebeple, Müftülerde Bayburt’un ölüm döşeğine yıkılmış olmasından sorumludur. 03.05.2011 de Bayburt İl Müftülüğüne atanan Kemalettin Aksoy, 20.03.2012  tarihinde BAYBURT’A 3000 KİŞİLİK CAMİ yapılmasının şart olduğunu söylemişti. Yörede çok hürmet gören diğerleri gibi bu insanın da, ilin sorunlarını görmezden gelerek, önceliği olmayan bu hususa odaklanması çok manidardır. Çünkü zamanla nasıl olur bilinmez ama günümüzde, cami personelinin maaşları dışında, inşası ve diğer tüm giderleri  halkın bağışlarıyla karşılanmaktadır. Halen il merkezinde 24 adet cami ve bir bu kadar da mescit varken, 3000 kişilik cami yaptırma düşüncesinin müftünün aklına ne amaçla düşmüş olacağı anlaşılmamıştır. Bayburtlular gerçekten düşünülseydi eğer, müftülük çatısı altında kurulu olan “ Din Görevlileri Derneği ” ya da “ …Camiler  ve Sosyal Hizmetler Derneği  ” aracılığı ile, yıllardır maliyetinin on katına satılan ve Bayburt Halkı’nın kara kışını karartan Rus kömüründen getirerek, halkın bu husustaki mağduriyetine çare olunurdu. Toplum liderine de bu yakışırdı.

9- STK LAR: Başta basın olmak üzere dernekler, vakıflar, başkanlıklar ve benzer sivil toplum kuruluşları da, o şehrin toplum liderleridir. Dolayısıyla yazmaya çalıştığım, sorunların en önemli sebepleri arasında, STK’ların yaptıkları da vardır. Bu kuruluşlardan Bayburt Sanayi Ve Ticaret Odası Başkanı Sayın Erol KÖPRÜCÜ’nün 15.08.1991 tarihinde Bayburt’ ta yapılan bir  toplantıda söylediği:  “…Ulaşımı güçlükle sağlanan  bir yerde sanayi olmaz ve olmamıştır. Bölge köylüsünün gurbete ameleliğe gitmeyip, toprağının başında kalması dahi, Devlet desteği ile mümkün olacaktır…” sözü, Bayburt Sanayi Ve Ticaret Odası Başkanı Sayın İbrahim YUMAK’ ın 13.07.2008 günü TRT / GAP TV’ de yayınlanan  “ GERÇEK GÜNDEM KALKINMA ” adlı prog-ramda söylediği “…Bayburt’un en önemli sorunu nakliye ve ulaşımdır…” sözü bir kenarda hariç tutulacak olursa eğer, aşağıya yazılanların Bayburt için ne anlama geldiği daha da net anlaşı-lacaktır. Yeri gelmişken şunu da belirteyim ki; Ortadoğunun ticaret merkezi olacak iddiasıyla, Bayburt İl Merkezi’ne dikilen 12 katlı kara bina 10 larca yıl boş bekledi ve badanası bile yapıla-madı.

12.02.2011 tarihli Bayburt Postası’nda, ÜZENGİLİ ÇIĞ FELAKETİ ve FELAKETİN GERİDE BIRAKTIĞI ACI… başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazı aynen şöyle :

Emrah Karaaslan... 22 yaşında... Karaaslan ailesinin yaşayan 2 çocuğundan büyük olanı… Çığ felaketinde henüz 5 yaşında olan Emrah Karaaslan, felaketten sadece 1 ay önce Menenjit hastalığına yakalanarak Erzurum’a kaldırılmış...

Köyde olan 3 kardeşi ise yaşanan çığ felaketinde hayatlarını kaybetmiş... O sırada annebabası kendisine refakat ediyormuş... Anne Ümmü Gülsüm Karaaslan “ Olaydan bir ay sonra geldim köye. 3 çocuğum, toprak altına gireli çok olmuştu. ” diyor.

Emrah, Menenjit hastalığında işitme duyusunu kaybetmiş. İşitmeye bağlı olarak konuşamıyor da. Kederli anne Ümmü Gülsüm Karaaslan, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “ Oğlu-mu hastalıktan dolayı geç yazdırdık okula. Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’na başladı. Ama Orta 2’nci sınıfa geldiğinde, yaşı 18 oldu diye okuldan çıkardılar. Milli Eğitim’e gittim, bizim yapa-cağımız bir şey yok dediler. Ankara’dan bize yetki öyle geliyor. İstanbul’a götürmeyi düşündüm okuması için. Bayburt’ta Engelli Okulu açılınca oraya başvurduk. Hem yaşını bahane  edip, hem de psikolojisi bozulurmuş diye oraya da almadılar. Ben eğitim alması için çok uğraştım ama olmadı. Şimdi ise 22 yaşına geldi. İşi yok, yılda 2 ay fidanlıkta gidip çalışıyor. Engellilere devletimiz hep sahip çıkıyor. Televizyonlarda şahit oluyoruz. Ama biz bir sonuç alamadık. Oğlumun artık sigortalı bir işe koyulmasını istiyorum. Bugün biz varız, ama yarına kimin senedi var. Başbakanımıza sesleniyorum, Allah rızası için oğlumu bir işe koysun.”

Bayburt’ta böyle bir felaket yaşanmışken, ödüllü bir yazarın kaleminden ( Haber 69 Dergisi Yıl. 2000. Sayı. 117  ) “ Hoş Gelişler Ola Sayın Valimiz ” başlığı altında özetle şunlar yayınlandı.:

BAYBURT’A OSMAN DIRAÇOĞLU İSİMLİ GENÇ, DİNAMİK, AZİMLİ, ÇALIŞKAN VE KARARLI BİR VALİ ATANDI… Yazı kaleme alındığında, Valinin Bayburt’a gelişinin henüz 10.ncu günüydü. 10 günlük bir valinin genç ve dinamik olduğu elbette anlaşılırdı. Ancak azimli, kararlı ve çalışkan olduğu nasıl anlaşılmıştı?!...Buna siz karar verin. Ben konu hakkındaki düşüncemi 6/b de yazdım.

Bayburt halkının aşırı saygı gösterdiği bir dernek başkanı da, dernek kasasında biriken parayı masa, sandalye ve diğer ihtiyaçlar karşılansın diye, Bayburt Üniversitesi’ne bağışlamıştı.

Türkiye’nin 81 vilayetine de üniversite yaptık diyebilmek için, şehrin merkezine acele ile üniversite sıkıştıranların yükünü paylaşmıştı.

 Bayburt’u yıkıma sürükleyen en önemli neden, bu ödüllü yazarın ve dernek başkanı ben-

zeri kişilerin, şahsi ikballerinin ardına düşmeleri, felaket mağduru olan Emrah gibilerin acılarına ve toplumun diğer sorunlarına duyarsız kalmalarıdır. Böyleleri yüzünden Emrah ve diğer hemşe-rilerimin, gözyaşları silinmedi, yaraları sarılmadı, çektikleri acılar biraz olsun hafifletilmedi. Ödül için pelent atanlar, Emrah gibilerin acısını duyuran ödülsüzlere bir el verseydi eğer, çıkacak olan ses Bayburt’ta sefalet mi bırakırdı?

İşte bu yüzden, Bayburt’u ölüm döşeğine yıkan en önemli nedenin, STK’lar olduğunu düşünüyorum.

10-   GÜMÜŞHANE:

1927-1989 arası yıllarda, Bayburt’un ölüm döşeğine yıkılmasının, en önemli etkenleri arasında, bağlı olduğu vilayetin Bayburt’a adil ve hakkaniyetli davranmayışı da vardır. Aşağıya yazabildiklerim, bunlardan bazılarıdır.

a- Gümüşhane ve Bayburt bölgelerindeki, nüfus hareketlerine dayanan idari ve siyasi yapılanmalar adil olmamıştır. Başka bir ifade ile;

---Sancakların vilayet yapılışından uzun yıllar önce, Bayburt’ta sancaktı ve Merkez İlçenin nüfusu, Gümüşhane merkez ilçe nüfusunun 2 katı olduğu halde, Gümüşhane’ye ilçe yapılmıştı.

--- Gümüşhane bölgesindeki Şiran ilçe yapılırken, Bayburt bölgesinde yer alan Gökçedere görmezden gelinerek, köy muhtarlığı seviyesinde bırakılmıştı.

Adınız


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜM MAKALELERİ



Bayburt Bundan Büyümedi 2021-12-23 15:37:22
KORONAVİRÜS (ZULMETTEN FIŞKIRAN VİRÜS) 2021-08-12 11:45:32
Tarih Yalan Söylemez Ama, Bunu Hiç Yazmadı… 2020-10-13 09:30:41
Bayburtun Yıkılışı -5- 2019-11-17 16:56:06
Bayburtun Yıkılışı -4- 2019-11-17 16:41:35