Nevres Taştan
İşadamı
Sevgili okuyucularım Ali Kemal Temuçin, memleketimizin seçkin ve asil bir ailesine mensup olup, bu asaletin hakkını ve karşılığını tüm yaşamı boyunca fazlasıyla vermiş bir gönül adamıdır.
Eşraftan, Tuzcuzade Mahallesi'nden lakabıyla müsemma Uzun Zühtü Temuçin amcamızın 5 numaralı çocuğudur.
1946 yılında Bayburt'ta doğdu.
Sırasıyla, Cumuhuriyet İlkokulu, Bayburt Orta Okulu ve Gümüşhane Öğretmen Okulun'da başladığı sınıf öğretmenliği eğitimini, Düziçi O ğretmen Okulu'nda tamamladı. Daha sonra Erzurum Eğitim Enstiüsü'nübitirerek Tür kç e öğr e t m e n l i ği n e b a ş l a d ı . A ğr ı / H a m u r,
Ankara/Kızılcahamam, Bilecik/ Gölpazarı'nda ortaokul ve liselerde öğretmen ve yönetici olarak çalıştı. Son olarak da Ankara merkez Mehmet Akif Ortaokulu ve Bahçelievler Ortaokulu'nda görev yaparak emekli oldu. Mesleğini bir süre daha özel okullarda sürdürdü.
Türk Eğitimine iilen 43 yıl hizmet etti. Milli Eğitim Bakanlığına Radyo ve TV. Eğitim senaryoları yazdı, Açık Öğretim de Kullanılan;”Türkçe” ve “Güzel Konuşma Yazma” Yardımcı Ders Kitapları'nın, İlköğretim ve orta öğretim öğrencilerinin yararlanacağı Türkçe sözlüklerin yazılımlarına katıldı.
İki kız evladı var. Kendisini, diyebilirimki çocukluğumdan beri tanırım. Bu ağabeyimizi, babamın da müdavimi olduğu öğretmenler lokalinde tanımıştım. O nceleri babamın, sonraları da bizim hem ağabeyimiz hem de dostumuz oldu.
Özellikle bu son dört sene zarfında, yani şiire başladığım dönemimde, internet ortamında görüp beğendiği şiirlerime yazmış olduğu yüreklendirici ve tatlandırıcı yorumlarıyla bizi adeta zorla şair yapmıştır diyebilirim. O zaman bana yazmış olduğu mektubundaki o sevgi ve bilgi dolu, muhabbet ve coşku veren satırlarını durup durup hâlâ okuduğumu söylemek isterim. Halbuki istese bu internet ortamında hiç zahmet etmeden e-posta marifetiyle gönderebilirdi. Fakat nezaketi, zerafeti ve asaleti gereği, artık kimsenin değer vermediği ve artık eski işlerden sayılabilecek, zarfı ve mazrufuyla gönderdiği bir mektupla kendini bize daha da sevdirmişti.
Kendi şiirlerimden bir mısra dahi ezberlemekten aciz hafızam, O mektubu satır satır ezberlemeşti adeta. Çünkübu çelebi ağabeyimizin mektup göndermekte güttüğü maksadın karşılığı, ancak orada yazılı olanları ezberlemek ve vicahiye çevirmek olmalıydı. Bilahare kaleme aldığım şiirlerim, gösterdiği himaye ve gayret; yerinde nezih müdahalelerle tavsiyeleri sayesinde daha da güzel ve niteliğe bürünmüş oluyordu.
Sevgili dostlar, Ali Kemal ağabeyimiz güler ve güleç yüzlü, oldukça yakışıklı, babacan; muhataplarına güven veren, çok naıf̈ve çelebi üslubuyla İstanbul Türkçesini güzel kullanan, hanedan, zaman zaman Bayburt ağzıyla yaptığı esprileriyle dikkat çeken; nüktedan… giyim ve kuşamıyla sade ve sportif tercih sahibi bir Bayburt beyefendisidir.
'Gerçek bir şiir sevdalısı ve şair dostudur. Hiç ayırtetmez… Sağcı solcu vs. diye. Necip Fazıl’ı da okur, Nazım’ı da. Çünkü o bütün ön yargılardan beri, söylenen sanatsal sözdeki, manzumedeki ahenke meftundur. Bulduğu o ahenk ile kendisini mesut ve bahtiyar hisseder. O hissettiklerini de üşenmeden kaleme kâğı da döker. Yeri gelmişken manada çok kavi bir şiir eleştirmeni olduğunu söylemeliyim.
En hoşuma giden tarafı ise, muhatabını iyicene dinler ve 'hayatım' veya 'değerlim' diyerek, başladığı cümlenin daha ilk kelimesiyle cümlenin öznesi kişiyi kündeye getirir. Bize 'anık ozan', diye öngördüğülakabımızla hitap eder zaman zaman.
Tabi bizden on küsur yaş büyük olduğu için kendisiyle ancak 55 yaşımızda muhatap ile arkadaşlık kurabildik, belki Bayburt'ta öğretmenlik yapsaydı daha eskiye dayalı bir tanışıklığın vermiş olduğu avantajla kendisinden istifade etme imkânı bulacaktık, mamafih geç olsa da bir arkadaşlık tesis etmemiz bizim için bir kazançtır diye de düşündüğümüsöylemek isterim.
Bu, bizim için gerçekten, 'değerlimizin' hakkında yazacak çok daha güzel şeyler vardır, ama bu kadar bilginin siz okuyucularıma kâfi olacağı kanaatiyle, evladı iyali, muhterem hanımefendiyle birlikte kendisine buradan sağlık, huzur ve afiyetler temenni ederim.
0 0