Nevres Taştan
İşadamı
Rahmetli Mithat ağabeyi, Kasımağa sülalesi olarak bilinen asilzade ve köklübir aile olan Bölen ailesindendir.
Aslen Kavacık köyünden olup, Şingah mahallesinin yetiştirdiği önemli bir memleket igürüdür.
Mitat ağabeyimiz temsil yeteneği ve kabiliyeti olan, giyim ve kuşamına meftun, davudi bir ses ile konuşan, karizmatik bir görüntüve veche sahibi, sosyal ve ictimai çevresi oldukça kalabalık sevilen, sayılan ve saygın bir kişiliktir.
Kendisini çocukluğumuzdan itibaren tanımakla birlikte son on yılında çok yakın bir yaren ve arkadaşlık yapma fırsatını bulduğum Mamuk ağabeyimin bende ki şahsi intibaı: herşeyden evvel granit kadar sert bir karakter ve onur sahibi olmasıydı. Bu huyu ben de hayranlık ve merak uyandırmış olup, acaba neden bu değerli insanı daha evvel tanımamışım diye hayı lanmışımdır. Onu tanıyanlar benim bu satırlarımın veya duygularımın ne anlama geldiğini anlamışlardır.
Dostlar, Mitat ağabeyi çok varlıklı bir kimse değildi ama, hep kendine kotaran; cimri ve pinti de değildi. Arkadaş ve yaren arasında veya ictimai-sosyal bir faaliyette sırf kendi menfaatlerini düşünmez daha ziyade muhataplarının da hak ve hukuklarını sonuna kadar savunmaya çalışan samimi ve içten bir hemşerimizdi.
Kısaca yiğit adamdı vesselam, ben de ki izlenimi budur. Bilenlerde bilir… Bayburt değerlerine müdrik, bıçkın ve efe bir tavrı olduğunu söylemek gerek.
Uzun boyu ve davudi ses tonu ile heybetli bir yapısı vardı. Bu davudi ve heybetli yapısının içinde oldukça yumuşak ve insanı merkeze alan bir güzel kalp veya yürek taşıdığını da onu tanıyanlar bilirler.
Modern ve ileri görüşlü, çok okumasa da görgüve yaşam birikimlerini derununda harmanlayan kıvrak bir zekaya sahip olup, bunu eylem ve söylemlerine de yansıtan diğer bir yönüdür. Mesela hitabette bir numara diyebiliriz. Muhtemelen 1989 mahalli seçimlerinde; Hasan Türker büyüğümüzün Belediye Başkan adaylığında saat kulesi meydanında Mamuk ağabeyimin kürsüden halka hitabı, inanın hitabet literatürüne geçecek nevidendi, o zamanlar bendenizin dünyaya bakış tarzım itibari ile çok zıt bir kutupta olmama rağmen onun hitabetiyle benim gönlüme de girdiğini burada teslim etmek gerekir düşüncesindeyim. O gün orada olanlar bu tespitimin ne denli yerinde olduğunu bilirler.
Yıllar sonra bir sohbetimizde o gün ne kadar güzel bir konuşma yaptığını ve çok takdir edildiğini söylediğimde, inanın o pervasız gibi görünen Mamuk ağabeyi, memleketin doğası veya moda deyimiyle genlerinin müsaade etmediği bir tuhaf yansıma ile övülmenin sıkıntı yarattığı yüzüne yansımış, diline pelesenk olan “geç ola geç, başka bir şey bilir misen onu söyle” gibi işi şakaya almıştı. Yani utangaç bir kişilikti, kendisi ile ilgili durumlardan sıkılıyordu, her Bayburtlu gibi, ter basmıştı.
Mitat Bölen, çevresi itibariyle saygın kişilik olmasına rağmen, kendisini her zaman otokontrol ile ilişkilerini hep düzeyli tutmuştu. Ancak arkadaş ve yaren içinde oldukça espritüel, fantastik, ağır yarenlik ve şakaları da olan fakat her zaman ölcüsüne dikkat ederdi. Bohem bir yaşantı sahibi olduğu söylenebilir ama, bu yaşam tarzını hiçbir zaman sosyal ve aile hayatına aksettirmez, çok ölçülü ve itidalli davranırdı.
Genç yaştan vefatına kadar, taşıdığı hastalığını pek ciddiye aldığı söylenemez. Ciğer hastalığı vardı ve vefatına da bu hastalığın sebep olduğunu biliyoruz. Fakat değerli dostlar, ben her zaman demişimdir; son dönemlerinde adeta öleceğini biliyor, kelimelerle ifade etmiyordu da hal ve yaşam tarzı ile; 'ayakta ölmek' gibi bir edası vardı ve öyle de oldu. Ayakta vefat etti, yorgun savaşçı..
Mesleği, baba mesleği olan zahirecilik olup, uzun süre spor kuluplerinde, esnaf derneklerinde ve siyasi faaliyetlerde ön planda bulunmuştur. Siyasi ve sivil toplum kuruluşlarındaki hizmetleri yadsınamaz, ülke çapında siyaseten ve mesleki kuruluşların üst düzey yöneticileri ile dostluk ve samimi arkadaşlıkları vardı. Akademik bir eğitimi yoktu ama, kariyer sahibi bir hemşeriydi.
Vefatından bir ay evvel Bayburtta ziyaretini yaptığımda ziyadesiyle memnun olmuş, “paran var mı? Faruk..” diye sormuş ben de “var abi buyur, emret”, demiştim, “öyleyse hadi parkta iki çay ısmarla” demiş ve yüz metrelik mesafeyi 15 dakikada ancak gidebilmiştik. Çay faslında tabii onu ve beni tanıyanlarla birlikte 7-8 kişi olmuştuk, muhabbet baya ilerlemişti ben bir taraftan onun rahatsızlığını dikkate alarak, kalkıp çay paralarını vermek için müstecir arkadaşımız Resul beye borcumuzu sorduğumda: “Mamuk ağabeyi o işi gördü” demesi baya şaşırtmıştı beni.
Evet, onun içten ve sır bir insan olduğunu biliyordum ama son dakikasına kadar hep dik duran bir kişiliğe sahip olduğunu söylemek gerek . Bu gibi insanlarımız son zamanlarda azaldı galiba… bu değerlerin yaşatılması insan kaynakları açısından münbit bir gen haritasına sahip olan memleketimizin yeni yetişen nesillere Mitat Bölen gibi geçmişe ait kim olursa olsun; sağdan, soldan, tarikat mensubu, ilim ve bilim insanı, siyaset erbabı değerlerimizin anlatılması gerekir diye düşünüyorum.
2003 te rahmeti rahmana kavuşan Mitat ağabeyimize; rahmet, mağfiret ve affı niyaz ediyorum. Mekânı cennet olur inşaallah.
0 0