Adı ve Soyadı : Teoman Erengil
Mesleği : Ziraat Mühendisi
Yazan : Faruk Nafiz Kılıçalan
Tarih :
1998 yılı idi, Ankara Başkent Yurdunda çalışıyordum.. Hafta içi olmasa da, hafta sonları Kızılay Sakarya caddesindeki Bayburt Derneğine mutlaka gidiyordum.
Başkentteki Bayburtlular ya Kızılayda ki bu derneğimize ya da Ulus'taki aynı isimle Hacı Bayram mevkiinde Ulus oteline uğramadan edemezlerdi, zannediyorum hala bu durum devam ediyor.
Yine bir hafta sonu idi, Bayburt derneğinde arkadaşlarımla konuşurken, galiba biraz da sesli ve şamatalı konuşuyorduk.. elbette farkında değildik… yanımdaki, konuştuğum arkadaşları çok net hatırlamıyorum ama, muhtemelen Gılı Memmed lakabıyla tanınan Mehmet Aksoy hoca ile Temel Türker hoca ve rahmetli gardiyan Nizam'la beraberdik.
Diğer arkadaşlar farkında olmadı ama ben, Eski Gümüşhane Maarif Müdürüve Bayburt Derneği kurucularından, eğitimci rahmetli Cemal Yetişen hocamızın , çay ocağının önünde bize bakarak Çorumlu çay ocağına bakan Memet efendiye sertçe çıkıştığını gördüm, ocağın önündeki masada muhtemelen briç oyunu oynayan dört kişiden biri olan Teoman ağabey de olayın farkında olsa gerek, bana bir an gülümsedi.. Ben de, yanımdaki arkadaşlarıma Cemal hocamızın bu tavrına sebep yüksek sesli konuşmamalarını söyledikten sonra, Cemal amcamızdan özür dilemek için yanına gitmek için kalktığımda selametlik Teoman ağabey:
- Ola Faruk, Beşir ağabey, baban vaktiyle hepimizi 'gomenest' etti, sonra kendisi MHP'ye gitti, bu nasıl iş..? diye, bana takıldı… ben ona cevap verirken, Cemal amca da dışarı çıkmış, planladığım gibi özrümüde dileyememiştim.
Sevgili okuyucularım, zannederim Teoman ağabey Cemal amcanın kızgınlığının farkında olup, hem onun, hem de benim bir anlık istenmeyen birşey olur endişesiyle bu hiç unutamayacağım anlayışıyla, hatıra dolu anekdotu zihnime nakşetmeme sebep olmuştu.
Böyle bir girişten sonra, gelelim asıl mevzu ve maksat ettiğimiz Teoman ağabeyi dilimizin yettiğince anlatmaya.
Teoman Erengil ağabey, memleketimizin tanınan ve bilinen saygın ve asil bir ailesine mensuptur. Bildiğim kadarıyla ilk ve orta tahsilini Bayburt'ta, Lise eğitimini o dönemin ve hatta günümüzün en seçkin birkaç lisesinden biri olan Kabataş lisesinde, yüksek tahsilini de Ankara Üniversitesi Ziraat fakültesinde tamamlamıştır.
Ziraat Mühendisi olup, Tarım Bakanlığında yıllarca teknokrat bir bürokrasi hizmetini deruhte etmiştir. Yine bildiğim kadarıyla bu bakanlığın Genel Müdür Yardımcılığı görevinden emekli olmuştur.
Rahmetli babamın dost ve yareni idi, fakat biz de kendisini epey yıllardan beri tanıdığımızdan kendisi hakkında malumat sahibi sayılırız..
Uzuna yakın boyu ve esmerce bir çehre ve yüze sahip olduğu için yağız bir Bayburt beyfendisidir, oldukça yakışıklı, davudi bir ses tonuna sahip… dolayısıyla da 'babacan' bir vechesi vardır. Her Bayburt insanı gibi milli konularda oldukça hassas ve kırmızı çizgileri net, sosyal demokrat bir ağabeyimizdir.
1980 İhhtilalindeki Bayburt Şehremini olan sevgili Numan Erengil Başkanımızın ile yine Bayburt'ta çok sevilen ve saygın bir insan olan Uzun Cengiz lakabıyla tanınan rahmetli Cengiz Tekin ağabeyimizin de ağabeyleridir. İki kız, bir erkek evlat sahibi.
Tanıyoruz dedik ama, işte aidiyeti itibariyle.. 2015 Kasım ayında oğlumun düğünüiçin Ankara da bulunduğum günlerde idi, internette yayınladığım şiirlerimi beğendiğinden olsa gerek, eskiye nispeten çok daha sıcak bir şekilde bağrına basıp, akşam yemeğine davet etti beni..
Kızılay Güven sokak yakınlarında Tarım bakanlığının lokaline giderken yolda bana rahmetli şair ve Filozof Rıza olarak ün yapan Rıza Tev ik Bölükbaşı'ndan, gerçekten çok sevdiğim ve kendime bir örnek aldığım bu büyük şairin hiç duymadığım bir dörtlüğünüokudu, dörtlük şöyle idi: Feylesof Rızâ'yım, dinsiz anlama/ Dini ben öğrettim kendi babama/ Her ipte oynadım, canbazım amma/ Sırat Köprüsü'nü geçemem hocam. Satirik bir (taşlama) olan bu koşmasını bilip bilmediğimi sordu ben de bilmediğimi söyledikten sonra, üç saate yakın sürecek başlıca konusu edebiyat ve Bayburt olan yemekli muhabbette edebiyata ve özellikle yakın tarihimize olan hâkimiyetiyle kendisine olan hayranlığım kat be kat artmıştı. Elbette ve özellikle bu müktesebata hakimiyeti, o zamanlar gerçekten Türkiyenin en saygın ve yetkin edebiyat ve tarih allamelerinin, eğitim ve öğretim kadrosuna sahip Kabataş Lisesinin öğretmenleri sayesinde olmuştur diye düşündüm. O kadroda kimler yoktu ki: Şair Behçet Necatigil, Halis Erginer, Fuat Köprülü, Faruk Na iz Çamlıbel, Hüseyin Nihat Atsız, Nihat Sami Banarlı ve daha niceleri.
Kendisinden ayrılıktan sonra, ne kadar donanımlı, ne kadar güzel ve derin edebi bir müktesebat sahibi diye, o an böyle bir ağabeyle muhatap olmakla gurur duydum kendimce. Ve anladım ki bana güveniyordu, üslubumu ve 'dokandığım' şiirsel ve diğer hususlardaki gayretlerimi takdir ediyordu.
Her Bayburtlu gibi, gayet şık ve temiz ve sade bir giyim kuşam tercihi olan bu değerli ağabeyimiz, halen Ankara da ikamet. Yaz aylarında ise Antalya da ikamet etmektedir.
Sevgili okuyucum, bu değerli büyüğümüzün elbette bilmediğimiz daha nice güzel meziyetleri vardır, kim bilir. Ben, ben de bıraktığı çok dar ve kısa zamanda güzel ve derin izleri anlattım. Kendisine ahir hayatında sağlık, sıhhat ile afiyetler temenni ederim.
1 4