Yükleniyor... Önceki Sayfaya Geri Dön

Fuat Baş
1680

Kel Göründü

Milletçe, sabrımızın sınandığı bir imtihan dönemindeyiz. Özellikle çocuklarımıza verilen eğitim konusunda. Hatırlarsanız, günlerce eğitimde kademeli eğitim olan 4 + 4 + 4 tartışıldı. Kademeli eğitim getirilmesinde tek amaç vardı, O, neydi ? Kademeli okuyan öğrencinin "ufku açılır" iddiasındaydılar. Karşı tarafın eğitimde ki değişen beklentileri ve trendler sebebi ile eğitime dair ihtiyaç ve beklentileri ortaya koyup diyorlardı ki; 60 aylık (5 yaşında) okula başlatılan çocuklar okuyamasın diye önleri kesiliyor. Peki, haklılık payları var mı?

İlkokuldan başlayıp, 4 + 4'ün ikinci basamağı sonunda 8. sınıfta öğrenciler Liselere Giriş Sınavlarına girdiler. Sınavda başarılı olan öğrenciler Anadolu Liselerine kayıt olup okudular. Başarılı olamayanlara da denildi ki evinize en yakın olan okula kayıt olun ve okuyun. Buraya kadar güzelce gelindi. Ancak Ortaokulda öğrenci haftada 30 saat ders görürken başaramadığı için evine en yakın okula gittiğinde ise haftada 40 saat ders gördü. Hiçbir kimse demiyor ki bu çocuklar 30 saat ders okuduğunda başarı gösteremedi şimdi 40 saat ders gördüğünde nasıl başarsın? Saldım çayıra, Mevla kayıra!

4 + 4 + 4 basamaklarını bir bir atlayan çocuklarımız, liseyi bitirip şimdi üniversite kapısındalar. Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) yaklaşık 2,5 milyon öğrenci katılmıştı. YKS sonuçları açıklandı. Şöyle: 14971 kişi sıfır not aldı. Sınavda 15 soruyu doğru cevaplayamayan 628 796 öğrenci barajı geçemediği ilan edildi. Barajı geçen öğrencilerinde durumu pek parlak değil. Temel Yeterlilik Testleri'nde (TYT) Türkiye ortalamaları şöyle; Matematikte 40 soruda 5.6, Fen'de 20 soruda 2.2, Sosyal'de 20 soruda 4.6, Türkçede 40 soruda 14.6.

Bu sonuçlara göre, "Şapka düştü, kel göründü!" Şimdi, şapkayı önümüze koyup bir düşünelim. Neyi düşüneceğiz? Neyi düşünmemiz gerekiyorsa işte onu düşünelim. Görünen kele bir bakalım. Öğrencilerimize verilen eğitim öğretimde, Türkçe okuma yazmayı öğretememişiz. Aklı kullanma dersi olan matematiği öğretememişiz. Çocuklarımızın sosyal yönlerini geliştirememişiz. Halbuki başarıdaki beklentimiz, çan eğrisi şeklinde olmalıydı. Yani matematik dersinde başarısızlık % 88 iken, başarı %12 değil başarı en az % 70' i geçmeliydi. Türkçede de benzer şekilde başarı en az % 70 i geçilmesi gerekirdi. Peki, bütün kabahat öğrencilerimizde mi, yoksa "her şeyin en iyisini ben bilirim", inadında ısrar edenlerde mi? Pekala bu çan eğrisi başarıyı sağlayabilir miyiz?  Tabii ki sağlarız. Yeter ki istikrarlı, kararlı "Milli Kararlar" alalım...

Toplumları meydana getiren fertlerin, maddî ve manevî her alanda ilerleyip yükselmelerini sağlayan etkenlerin en önemlisi hiç şüphesiz ki, ilim ve tekniktir. Beklentiler dikkate alınmalı. "Her şeyin en iyisini ben bilirim," inadından vazgeçilmeli. Adaleti zengin-fakir, kuvvetli ve zayıf ayırımı yapmadan toplumun her kesiminde tam anlamıyla uygulamalı, her türlü işimizi iyi, güzel ve dosdoğru yapmalı, kendi kendimize adil olmalı, başkalarına karşı da adaletli olunmalı. Öğrencilere çağın modern eğitim imkanlarını en üst seviyede yaşatacak bir okul sunmak olmalı.

Çocuklarımız okulda aldıkları eğitimi eş zamanlı olarak gerçek hayata taşımayı; eğitim hayatı boyunca edindikleri tüm kazanımlar ve aldıkları eğitimin kalitesinin dışarıda da anlaşılmasını istiyorlar. Bu mutlaka dikkate alınmalı. Bilmek, öğrenmek için çocuklarımızın önünü tıkamadan, okutulmaları gerekir. İlim ancak okumakla, eğitim ve öğretimle elde edilir. Nitekim, Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de, “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.”(Zümer, 39/9) “(Bilen ve bilmeyen) bu iki zümrenin hali, kör ve sağır ile gören ve işiten kimselerin hali gibidir. Bunların durumları hiç birbirlerine denk olur mu? Hâlâ düşünmez misiniz?” (Hûd, 11/24)

 

Adınız


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜM MAKALELERİ



Evrensel Dil Matematiği 2022-07-05 16:15:21
Bilgi Patlaması 2019-11-04 15:11:48
Kel Göründü 2019-11-04 15:10:39
Bir Olup Beraber Olmak 2019-11-04 15:08:56
Kime Hizmet 2019-11-04 15:07:08