Yükleniyor... Önceki Sayfaya Geri Dön

Hicrani Baba

Hicrani Baba

Bayburtlu Hicrani Baba’nın gerçek adı: Hacı olup, 1324 (1908) yılında Bayburt İli Çamlıkoz köyünde doğmuş olup, babası İlyas Efendi, annesi ise Feruze Hanımdır.

Tutulduğu astım hastalığından kurtulamamış, yıllarca çile çekmiştir. 1955 yılında Bayburt Tuzcuzade Mahallesi’ne yerleşmiş olan Hicrani Baba, çok içli şiirleri ile tanınmaktadır.

Nakşi Tarikatı’ndan olan Aşık Hicrani Baba 20 Ocak 1970 günü Hak’kın Rahmetine kavuşmuştur. Mezarı Tuzcuzade Mahallesi Garipler Mezarlığı’nın en üst bölümünde olup, vasiyeti üzerine mezar taşına şu sözleri yazılmıştır:

ÖYLE BİR GÜZELE OLMUŞUM MEFTUN

ŞİRİNSİZ FERHATIM LEYLASIZ MECNUN

KALU İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN

Şair

Hicrani DAŞTAN

Ruhuna Fatiha

D. 1908 Ö.1970

( Veysel GİDER )

 .......................................................................................................................

DEMOKRASİ DESTANI

Dokuzyüzelliyedi yılı Ekimde                                 Tahsildar ister amele parası

Oya geldik bilmemişdik kim kimde                         Göstermedin hiçbir kazanç çaresi

Halk Partisi dermen arar hekimden                      Kurtlanmıştı köylülerin yarası

Dedim derde derman Demokrasidir.                     Tedavi etdiren Demokrasidir.

Köyümüzde Halk Partisi oy aldı                             Ekmek yediğin öküz; alırdın sayım

Ancak sekiz saat neşeli kaldı                                At ister merkebin yolmuşdun tuyun

Kır çavdarı gibi başağı soldu                                 Vergiyi korutmaz beslenen koyun

Su verip biçtiren Demokrasidir.                            Mala kıymet veren Demokrasidir.

Evvel şal parçası örterdik,attık                            Bedeli kırk kuruş vergisi seksen

Yakanda dururdu kir ile bit dik                             Tahsildar al git keçiyi dersen

Kumaşdan sırtında pantol ceketin                        Derki götürürem kırk daha versen

Kumaşı giydiren Demokrasidir.                             Derdimizi bilen Demokrasidir.

“Elif” “Ebced” diyenin dişini sökdü                        Ofis memurların köylere saldın

KUR’AN-ı çığnayıp hocayı döğdü                         Üç teneke buğdanın birini aldın

“SELAVAT” getirene gözünü eğdi                       Darılma gücenme ettiğin buldun

Bu Dini parlatan Demokrasidir.                            Elimizi alan Demokrasidir.

Memura seksene, bize yüzelli                              Köyümüz Ahpunus,İlçemiz Bayburt

Şekeri sattırdın tarihte belli                                Oku destanımı her yana duyurt

Vergiyi çıkardın köklü tecelli                                Bülbüle gülzar,kargaya gurut

Bu pası sildiren Demokrasidir.                              Mana çözenler Demokrasidir.

Seksene alırdık bir kilo tuzu                                 HİCRANİ sözü kes,benliği bırak

Yetmişbeş liraya teneke gazı                              İzimiz,özümüz gün gibi parlak

Bize göstermedin basmayı bezi                           Dinimiz birdir,Kitabımız Hak

Bol basma bez veren Demokrasidir.                    Bu izi özleyen Demokrasidir.

( HİCRANİ’nin Yazı KatibiKarabey BALLI’dan alınmıştır.)

.......................................................................................................................

* “ ... Vatandaşı Kurtaralım Derken,”

Eskiden eğlence araçları olmadığından Şairlere

(Aşıklara) çok önem verilirdi. Kırkpınar(Çıpkınıs)lı BURHANİ, Çamlıkoz(Ahpunus)lu HİCRANİ gibi şairler Bayburt’ta çok ilgi görürdü. Adı geçen bu iki şairimiz 1940’lı yıllardan birinde Bayburt’umuza teşrif ederler; Celal CENBEK’in kahvesinde atışmalı sohbetlerine devam ederken, halk çoğunlukla başlarına toplanır, Onların sohbetlerini dinlerdiler.

 Kahveci esnafı, yani diğer kahveciler, müşterileri azalıyor diye, şairlerin Bayburt’tan köylerine gitmeleri için Kaymakamlığa dilekçe verirler. Kaymakam da bunları çağırarak, emrivaki gitmelerini ister; Sorar : “- Nerelisiniz ?” diye. BURHANİ : “- Çıpkınıslı’yım,Efendim.” der. “- Ne işle meşgulsün ?” “-Çiftçiyim..” Aynen HİCRANİ’ye sorar, O’da : “-Ahpunuslu’yum, bahcivanlık yaparım efendim.” Der. Kaymakam : “-Tesadüfen Bayburt’u orta bulupta burdamı buluştunuz?... Sen, doğru bağının başına , Sende çiftliğinin başına git !..” diyor.

İki şairimizde başlarını eğer, Kaymakamın huzurundan ayrılırlar...Yine sohbetlerini sürdürmeye devam ederler.Tekrar kahveciler Kaymakama başvurunca,Kaymakam Hükümet erkanı ile birlikte Pazar günü ozanları izlemeye gider.

 HİCRANİ Kaymakamı görünce mevzuyu değiştirir, şiirle “Hoşgeldin” eder ve garsona seslenir :

Doldur, doldur, çay doldur

Dost elinden pay doldur

Birer birer baş olmaz

Gelenleri say doldur!..

Seküden aşağıya iner,gelenlere “Hoşgeldin” eder, Kaymakam’ın karşısına oturur, sohbete başlar. Kaymakam: “-Baba, Biz Size gidin dedik, Siz yine devam ediyorsunuz. Bizim emrimizi dinlemediniz.... Kanunlardan haberiniz yok galiba. Sizi kanunun pençesine veririm.

HİCRANİ cevaben: “- Efendim, Biz : Öz Türk evladıyız. Öz Vatanımızda ne için kovuluyoruz? Suçumuzu öğrenmek için bekledik. “Kanun” derken, Bizde bişeler bilürüz.” Der. Elini kulağına atar :

                                                         KANUN

Dinle Kaymakam Bey, kulak ver söze                        Aslımız Türk oğlu,kanımız duru

Bütün vücudumun sıhhati kanun                               Kanun ile gelür gönlüm sururi

Kanunsuz Milletin olmaz sururu                                Vali Bey-Kaymakam,Nahye Müdürü

Memleket-Vatanın hayatı kanun.                              Beyler veriyor hizmet- i kanun.

Kanunu hoş gören ehtikatında                                 Bayburt Halkevi’nde olduk cemiyet

Zevk ile yaşıyor hep hayatında                                Esaslıdır, kalkmaz bu “Edebiyat”

Bu kadar Milleti çatı altında                                      Hürdür,öz Vatanda yaşıyan Millet

İdare ediyor, Devleti kanun.                                    HİCRANİ’ya verdi ruhsatı kanun.

Kanun terazidür her şahsı tartar

Dağlar devürür, yerleri yırtar

Kimini öldürür, kimini satar

Bülmez pazudur, kuvveti kanun.

Der demez, Kaymakam Bey ‘‘-Baba, Sizin ruhsatınızdamı var?” HİCRANİ , cebinden ruhsatını çıkartıp Kaymakama uzatır. Kaymakam Bey: “- Özür dileriz Baba, ruhsatınızda varmış,fakat diğer kahveci esnafı Bizi rahatsız ediyor... Buyurun gelin masanın üzerinde yığılmış dilekçeleri görün. Onlar da bi(r) ekmek parası kazansınlar.” HİCRANİ: “- Onlar bir ekmek parası kazansında, Bizde bir ekmek parası kazanmak için söylüyoruz.”

  Kaymakam: “- Siz ekmeğinizi taştan da çıkarırsınız, bu defa rica ediyoruz, buyurun ( köylerinize ) gidin.” Der. Kendisi kahveden ayrılırken, HİCRANİ tutar derki : “- Beyefendi ekmeğini taştan çıkaran HİCRANİ’ye yirmibeş guruşunuz nasip olmadı, yoksa siz daştan da katımısınız !..”

Kaymakam on lira uzatır, yanındaki kişilere : “- Buyurun kaçalım, vatandaşı kurtaralım derken, kendimiz soyulduk.”diyerek ayrılırlar, meclisi terk ederler.

( Arif Nevzat KARAOĞLU )

 

Yazi dizisinin  tamamı Sayın Veysel GiDER' e aittir. Her Hangi bir internet sitesinde kullanılması yasaktır.

 




Adınız