Yükleniyor... Önceki Sayfaya Geri Dön

Salih Demir - Bayburtun Buruk Sesi
2422

Röportaj Konuğu : Salih Demir
Röportaj Tarihi : 03.09.2020
Röportor : Naci Ahıskalıoğlu
Konu : Bayburtun Buruk Sesi

Doğduğu topraklarda, zor şartlar altında büyürken, fakir bir ailenin çocuğu olan Salih; zengin kültüre sahip, küçük gölünde büyük balıklar yetiştiren memleketi Bayburt’a,  folkloruna ve türkülerine ilkokul çağında, gönlünü kaptırmış, âşık olmuştur. Bu aşk sevdadan öte tutkuya dönüşmüştür. Küçük yaşta tanıdığı melodilerin kervanına, büyük ustalarla katıldığı, türkü yolculuğuna, kimseden destek almadan hala devam ediyor…

Naci Aıskalıoğlu : Kendinizden Bahsedermisiniz  
Salih Demir : Salih DEMİR, 1954’de Bayburt’un  Şingah Mahallesinde doğar. Baba adı Şaban, anne adı Naime’dir. Babası Şaban Efendi, çarşıda sebzecilik ve hamallık yaparak  (7) kişilik ailesinin nafakasını zor şartlarda kazanarak temin eder. 4 kardeşi olan Salih Demir, ailesinin tek erkek çocuğudur.

Fakirlik bir taraftan, çocukların sıkıntıları bir taraftan, nafaka derdine düşen baba Şaban Efendiyi hiç üzmez. Çünkü “Mevla neylerse güzel eyler. Fakirlik Allah’tan, şükürler olsun” sözünü dilinden hiç düşürmez, hayata ve ailesine sımsıkı sarılır. Oğlu Salih, ilkokula başlar, Salih’in gözü doğuştan yüzde 80 görmüyordur. Babası yine  “ Mevla neylerse güzel eyler.” der. Salih, durumlarının iyi olmadığını bildiği için ilkokula giderken ailesine yardımcı olabilmek için başlar çalışmaya.  Babası gibi hamallık yapıp, sokaklarda sebze satar. Tuttuğu işten hiç utanmaz helal yoldan hem çalışır hem okur, ailesinin de geçimine büyük ölçüde katkı sağlar. Kendi kazancıyla ortaokulu ve liseyi bitirir. Liseden sonra birkaç işte sigortalı olarak çalışır. 1.Derece görme özürlü olduğu için askere alınmaz. 1977’de Bayburt Belediyesinde, teknisyen olarak işe başlar. 1979’da Sayime hanımla evlenir, 2 oğlu, Şahin, Hanefi ve küçük kızı Esra, dünyaya gelir. 1980 yılında işe başladığı Vakıflar Bankasında 1984 yılına kadar çalışır. 1990 yılında Köy Hizmetlerinde işe girer ve bu kurumdan 1998’de emekli olur.

Naci Aıskalıoğlu : Müziğe ne zaman başladınız
Salih Demir : Rahmetli Dayım Ali HEME ve annemden etkilendim ikisi de müziğe düşkün insanlardı. İlkokul 2.sınıfta öğretmenim Abdullah İPEK, müdürümüz, Hasan TÜRKER, sesimin güzel olduğunu keşfettiler. 2. sınıfta müsamerelerde ve birçok okulda bana türkü söyletmeye başladılar. Ortaokul ve lise yıllarımda, Bayburt Folklor Derneğinde (1972-1975) yıllarında dernek başkanı, Şinasi ÇAKIR ve Zeki DİNÇER’le, Halk Eğitim Merkezinde, radyolarda, birçok programda birlikte olduk, çalışmalar yaptık. Bu çalışmaları yaparken, o zamanın Bayburt türkülerine emeği geçmiş değerli ustaları (av. Yaşar AKER, Remzi ÇAVULDAK, Mustafa AHISKALIOĞLU, Abdurrahman KAYSERİLİ, Recep ve Yusuf KIRICI ) dinledim, saz çalmalarını, türkü söylemelerini yakından izledim, onlardan çok şey öğrendim ölen büyüklerimi rahmetle anıyorum. Rahmetli Abdullah AHISKALIOĞLU ile düğünlerde çok program yaptık. Remzi ÇAVULDAK ve Mustafa AHISKALIOĞLU, Bayburt Türkülerini güzel yorumladığım için benim sesimi çok beğenir, takdir ederdiler. 1986 yılında Bayburt’ta 2 tane amatör kaset yaptım, Remzi ÇAVULDAK ve Mustafa AHISKALIOĞLU’nun eserleri çoğunluktaydı. Kaset Türkiye’deki ve Avrupa’daki hemşerilerimizin beğenisini kazandı çok satıldı fakat ben bir hayrını görmedim, satanlar benim emeğimi göz ardı etti.

Naci Aıskalıoğlu : Sahneye ilk defa ne zaman çıktınız
Salih Demir : İlk defa 1972 yılında Bayburt Folklor Derneğinin düzenlediği 21 Şubat Kurtuluş Gecesine çıktım. Oldukça kalabalıktı. Erzurum Radyosundan Raci ALKIR, Mehmet ÇALMAŞIR’ da gelmişti. Abdurrahman KAYSERİLİ, Mustafa AHISKALIOĞLU, büyüklerimizin ekibi vardı. Solistleri Şinasi SANSU idi.  Bizim ekipte, Kurban YILMAZ, Yaşar KAYSERİLİ, Bahadır Kaydı ve birçok arkadaş vardı. Sahne sırası bana geldiğinde türküleri çok güzel okudum, halkımız sesimi beğendi, büyüklerim tebrik etti, bu güzel geceyi hiç unutmadım…

Naci Aıskalıoğlu : Müzik Hayatınızdan ve Bayburtta ilham aldığınız ve bu konudaki düşünceleriniz nelerdir.
Salih Demir : 1975 yılında sazım kırıldı, soluğu, Mustafa AHISKALIOĞLU’nun Kurtuluş Lokalinin altındaki, marangoz atölyesinde aldım. Dışarıda lapa lapa kar yağıyor. İçeride çalışanlar var. Soba nar gibi olmuş, birkaç arkadaşı da sobanın başında. Sazın durumuna baktı “tamam hallederim” dedi. Bana sazını uzattı çalıp türkü söylememi istedi, bende çaldım söyledim, atölyede bulunanlar da arada bir eşlik ediyordu. Bayburt Türküleriyle bir fasıl yaptık. 2 gün sonra tamir olan sazımı almak için tekrar Mustafa Ustanın atölyesine gittim, inceledim saz sapa sağlam olmuştu, akordunu da Mustafa Usta yapmış, “borcum ne kadar ağabeyi” dedim, bana döndü “ türkü söylemeni çok beğeniyorum, yüreğine sağlık, para istemez” Mustafa AHISKALIOĞLU’nun ve ekibinin yanına giderdim fakat onların alemleri apayrı idi. Onların döneminde Bayburt’ta türküler ve sanatsal faaliyetler tavan yapmıştı, bende onlardan öğrenebildiklerimi kâr saydım… Allahtan rahmet diliyorum.

Emeğimin karşılığı: Mevlüt ŞIK, Turan KARABULUT, Seddar SAKA, Kadir SAYINER, Aydın TOPCU, Kenan ve Orhan Şereflioğlu kardeşler, Orhan ve Hüsam AHISKALIOĞLU, Mecit AKYÜZ, Abdullah AHISKALIOĞLU, Recep KIRAÇ ve Aydın TOPCU ile çalıştım… Sayısız dernek programına katıldım, şölenler, radyo, televizyon programları. Vali Ali Haydar ÖNER zamanında Vali nereye programa giderse beni de götürürdü. Belediye Başkanları Muammer DAŞTAN, Hükmü PEKMEZCİ, Bekir ÇETİN ve H.Ali POLAT beni şölen ve programlara çağırmıştır.

Medya önünde olan kardeşlerim, Muhsin BAYBURTLU, Sincanlı FİLİZ, Devran ve Burak SEHLAN, bu işleri daha kapsamlı yapabiliyorlar, kültürümüzü dışarıdaki illerde temsil ediyorlar. Allah yollarını açık etsin. Şunu da söylemek isterim ki kültürümüzle uğraşan insanlarımız bize destek olsun, programların çoğuna gittim, çok gönül işi programlar yaptım, ben şu anda müzikten ekmek yiyorum. Maalesef çağrıldığım bazı programlarda bizi üzüyorlar, emeğimizin karşılığını alamıyoruz, bu da beni çok üzüyor.

Büyüklerimizin eserlerine benim diyenler var: Davul ve bağlama çalıyorum fakat esas işim türkü söylemek. Kendi derlemelerim de var “Kara Tavuk, Ehrama Bürünürsün, Mero, Mercimek Eker misin ve Şingâh’ın Düzüne” bu güne kadar bizden önceki büyüklerimizin eserlerini çaldım, söyledim, isimlerini hep zikrettim, benim onlara olan saygımdan dolayı beni çok severdiler ve bana yardımcı olurdular. Şimdi sanki moda olmuş büyük ustalarımızın ve benim derlediğim türküleri başka başka insanlar sahipleniyor. Rahmetli Mustafa AHISKALIOĞLU da aynı dertten muzdaripti hatta bir yazısında “ türkülerimi paylaşmışlar, bari ölmemi bekleselerdi de türkü mirasımı öyle pay etseydiler, beni kahrettiler. Ellerin türkülerimi çalması, kendilerine, yörelerine mal etmesi neyse de, kendi hemşerilerimin bunu yapması ağrıma gitti, bu türküler zaten benden çıkmış Bayburt halkının mal olmuştur,  paylaşacaklarına türkülerimize sahip çıksınlar.” Yani sanki halkımız bilmiyor eserlerin kaynaklarını, eskilerden yaşayan birçok insan var. Türkülerimizin sahipleri belliyken, bu türkü, şu türkü, benim diyenlerin üstüne insanlar gülüyor. Mustafa Ağabeyimin mücadelesini ben de veriyorum.

Naci Aıskalıoğlu : Halk Türküleri Korosu hakkında çalışmanız varmı
Salih Demir : Anayol Hükümeti zamanında, Kültür Bakanı hemşerimiz, Agâh Oktay Güner, Bayburt’ta halk müziği korosu kuracaktı, koro için 25-30 kişi seçildi, en başta ben vardım, ekibin ismi, “Bayburt Kültür Bakanlığı Halk Türküleri Korosu” olacaktı.  Anayol Hükümeti dağılınca, Refahyol Hükümeti geldi. Bu hükümette, Sivaslı Kültür Bakanı atandı ve kurulma aşamasında olan koroyu Sivas’a taşıdı.  
Namık Kemal ZEYBEK’in Kültür Bakanlığı döneminde kendisine konuyu açtım. Bir netice elde edemedim. Sayın Valimiz, Belediye Başkanımız, vekillerimizden tek dileğimdir,  Gençlerimizden bir koro oluşturmaları (konservatuar).

Folklor çalışmalarını bıraktım: 1985’ten 1990 yılına kadar Halk Eğitim Merkezinde folklor usta öğreticiliği yaptım. 20 Yıl, folklor oyunlarında davul çaldım, şimdilerde oğlum Şahin’le ( zurna ve bağlama çalıyor ) programlara gidip ekmeğimizi kazanmaya çalışıyoruz. Elimden geldiğince kültürümüze hizmet ettim, büyüklerimizi unutmadım, türkülerimizin yorumunu büyüklerimden nasıl öğrendiysem öyle okudum ve gençlere öğrendiğim gibi öğretiyorum, derleme işine devam ediyorum, gençlerimize örnek olmaya çalışıyorum…


“Sılam senle aynı idi kaderim
Günden güne artar gamım kederim
Bir gün bu dünyadan göçüp giderim.
Senin kalkınmanı göremem BAYBURT”

Naci kardeşim sana ve Bayburt Rehberi'ne beni hatırladığınız için teşekkür ederim. 

Adınız

  • Orhan
    2 yıl önce

    0 0

    Öncelikle Naci abi böyle bi röportaj yaptiğiniz icin tesekkur ederim..Bayburtumuzda ne degerlerimiz cevherlerimiz varmista haberimiz yokmuş..Eskiden imkan yoktu hersey kisitliydi..ama huzur vardi samimiyet vardi insanlik vardi..simdinin yeni sanatcilarina bakiyorum ses yok ama maddi gucle piyasaya girmis.. Salih Demir amcaya saglikli huzurlu yaslar dilerim..hoscakalin...



Röportajlar
Son Eklenen Röportajlar

Salih Cengiz - Ressam
Salih Demir
Bülent ERDAŞ
Serhan Haşlak
Ahmet Karslıoğlu
Yaşar Aker
Foto Yavuz (Hacı Ahmet Yavuz)
Mehmet Öksüzer
Ahmet Şafak
Abdulcelil Kahveci
Tuncay Başaran
Hacı Ali Polat
Bayburt Belediye Spor Yönetimi
Berhan Şimşek
Bahattin Köse
Uğur Çoban
Kurban Yazıcı
Emin
Popüler Roportajlar

Salih Cengiz - Ressam
Salih Demir
Bülent ERDAŞ
Ahmet Karslıoğlu
Yaşar Aker
Foto Yavuz (Hacı Ahmet Yavuz)
Ahmet Şafak
Tuncay Başaran
Berhan Şimşek
Kurban Yazıcı
Emin